
Todd Phillips’in yönettiği Joker (2019) , DC Comics evreninden alınan bir karakterin hayat hikayesini derinlemesine ele alan dramatik bir gerilim filmidir. Joker, sadece süper kahraman filmlerinde görülen kötü adam değil; bu kez, Arthur Fleck adlı bir insanın çöküşünü ve dönüşümünü izleyiciye sunar. 4 Ekim 2019 tarihinde Türk sinemalarında vizyona giren film, IMDB’de 8.3 puanla değerlendirilmiştir ve dünya çapında büyük beğeni toplamıştır.
Filmin Konusu: Kaosun Doğuşu
Film, Gotham şehrinde geçen 1981 yılına odaklanır. Arthur Fleck (Joaquin Phoenix), komedyenlik kariyerinde başarısız olan ve toplum tarafından dışlanmış bir palyaçodur. Hayatının büyük bir kısmını annesi Penny Fleck (Frances Conroy) ile paylaşan Arthur, psikolojik sorunlar nedeniyle sürekli ilaç kullanmak zorundadır. Ancak, devletin sağladığı sağlık hizmetlerinin kaldırılmasıyla durum daha da kötüleşir.
Arthur, gündüzleri palyaço kostümüyle sokaklarda dans ederken, geceleri ise içsel acılarıyla yüzleşmektedir. Hayatında tek ışık tutan annesi bile ona yalanlar söylemiştir. Bu gerçekle yüzleşen Arthur, toplumun baskısı ve adaletsizliği karşısında kırılır ve “Joker” kimliğini benimser. Filmin sonunda, Arthur’ın kaotik varoluşunun Gotham şehrine nasıl bir şok dalgası gönderdiği ortaya çıkar.
Oyuncu Kadrosu ve Karakterler
- Joaquin Phoenix (Arthur Fleck / Joker): Joker’i canlandıran Phoenix, performansıyla Oscar kazanan oyuncudur. Arthur’ın duygusal dalgalanmalarını ve dönüşümünü inanılmaz bir şekilde yansıtmıştır.
- Frances Conroy (Penny Fleck): Arthur’un annesi olarak, oğluna karşı koruyucu ancak aynı zamanda karmaşık bir karakterdir.
- Robert De Niro (Murray Franklin): Ünlü bir talk show sunucusu olarak, Arthur’ın hayatta takip ettiği idolüdür.
- Zazie Beetz (Sophie Dumond): Arthur’ın komşusu ve hayalindeki aşkıdır, ancak gerçeklikle uyuşmayan bir ilişkidir.
İzleyici Neden İzlemeli?
Joker, yalnızca bir süper kahraman filmi değildir. Film, toplumsal adaletsizlik, zihinsel sağlık sorunları ve bireysel çöküş gibi temaları işler. Joaquin Phoenix’in etkileyici performansı, Hildur Guðnadóttir’in atmosferik müzikleri ve Lawrence Sher’in görsel estetiği, izleyiciyi Arthur Fleck’in dünyasına çekmektedir. Ayrıca, Todd Phillips’in anlatım tarzı, izleyiciyi düşündürürken aynı zamanda derin bir duygusal bağa imza atmaktadır.
Filmin Evreni ve Görsel Estetiği
Joker, 1970’ler ve 1980’ler New York City’sini andıran bir Gotham şehri tasvir eder. Kötü bakılmış sokaklar, kirli metro istasyonları ve kasvetli atmosfer, Arthur’ın ruh halini yansıtacak şekilde tasarlanmıştır. Lawrence Sher’in sinematografisi, her sahneyi bir tablo gibi sunar. Özellikle Arthur’ın dans sahneleri, hem görsel hem de duygusal açıdan unutulmaz anlardır.
Müzik ve Ses Tasarımı
Hildur Guðnadóttir’in bestelediği müzikler, film boyunca Arthur’ın iç dünyasını tamamlar niteliktedir. Çello ağırlıklı melankolik tema, izleyicinin Arthur’ın acılarını hissetmesini sağlar. Ayrıca, ses tasarımı sayesinde Gotham şehrinin kaotik ve bastırıcı havası mükemmel bir şekilde aktarılmıştır.
Kültürel Farklılıklar ve Evrensellik
Joker, kültürel farklılıklar açısından da oldukça zengindir. Gotham şehri, 1980’ler Amerika’sının ekonomik ve sosyal sıkıntılarının bir yansımasıdır. Şehrin yoksulluk içindeki sokakları, işsizlik oranlarının artması, devlet desteğinin kaldırılması ve toplumsal adaletsizlik, dönemin gerçekliklerini hatırlatır. Ancak bu konular, günümüz dünyasında da geçerliliğini korur. Joker, bu nedenle evrensel bir mesaj taşır: Toplumun dışladığı bireyler, bir noktada kırılabilir ve bu kırılma, tahmin edilemeyecek sonuçlar doğurabilir.
Filmin kültürel etkisi, yalnızca Amerikan sinemasını değil, dünya sinemasını da etkilemiştir. Joker, süper kahraman filmlerinin geleneksel yapısını yıkmış ve karakterlerin daha derinlemesine incelenmesi gerektiğini göstermiştir. Bu açıdan bakıldığında, Joker, DC Comics evreninde bir dönüm noktası olarak kabul edilebilir.
Karakter Gelişimi ve İlişkiler
Arthur Fleck’in gelişimi, bir insandan mitik bir figüre dönüşüm sürecini izler. Annesi Penny ile olan ilişkisi, onun kimliğini anlamada kilit rol oynar. Murray Franklin ile kurduğu hayali bağ ise, Arthur’ın hayallerinin yıkılmasını simgeler. Sophie Dumond ise, Arthur’ın hayal dünyasında bir kaçış noktası olarak yer alır.
Eleştiriler ve Tartışmalar
Joker, vizyona girdiği andan itibaren hem övgü hem de eleştiri toplamıştır. Filmin şiddet içeriği, bazı eleştirmenler tarafından fazla bulunmuştur. Özellikle Arthur’ın eylemlerinin, gerçek hayatta benzer olaylara ilham verebileceği endişesi dile getirilmiştir. Ancak filmin savunucuları, Joker’in asıl amacının şiddeti yüceltmek değil, toplumsal adaletsizliği vurgulamak olduğunu söyler. Todd Phillips, filmdeki şiddetin, Arthur’ın hikayesini anlatmak için kaçınılmaz olduğunu belirtmiştir.
Bunun yanı sıra, Joaquin Phoenix’in performansı büyük beğeni toplamıştır. Phoenix, Arthur Fleck karakterini canlandırırken yaklaşık 23 kilo vermiş ve karakterin psikolojisini tam anlamıyla özümsemiştir. Performansı, birçok ödül almış ve oyunculuğun sınırlarını bir kez daha zorlamıştır.
Joker, yalnızca bir film değil, toplumsal bir ayna gibidir. Joaquin Phoenix’in efsanevi performansı, Todd Phillips’in ustaca yönetmenliği ve Hildur Guðnadóttir’in büyüleyici müziğiyle, film izleyiciye unutulmaz bir deneyim yaşatır. Eğer derin bir hikaye, çarpıcı görseller ve güçlü bir mesaj arıyorsanız, Joker kesinlikle izlenmelidir. IMDB Puanı: 8.3